By_ArDa - Gaziantep'in Tarihi
  Ana Sayfa
  Arkadaşlar
  Ziyaretşi defteri
  Gaziantep'in Tarihi
  Kilis'in Tarihi
  Fenerbahçe
  Anka Kuşu
  2008 Pekin Olimpiyatları
  Konyada Yanan Toprak
  Yüzyılın Deneyi
  Gaziantep Spor
  Mustafa Kemal ATATÜRK
  Metin2 hileleri
  Full Oyun İndir
  Yüzüklerin Efendisi İzle
  Oyun İndir
  Oyun Oyna
  Yeni sayfanın başlığı
GAZİANTEP TARİHİ

Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür. Bölgenin, ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotomva ve Akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdeniz'den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir. Bu nedenle Gaziantep tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur. Tarihi İpek Yolunun da buradan geçmiş olması ilin önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır.

Gaziantep'in tarih devirleri Kalkolitik, Paleolitik, Neolitik dönemler, Tunç Çağı, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans, İslam-Arap ve İslam-Türk devirleri olarak sıralanabilir. Bu dönemlerin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür.

Ayıntap olarak bilinen eski kent, bugünkü Gaziantep'in 12 km. kuzeybatısında Dülük Köyü ile Karahöyük Köyü arasındadır. Yapılan arkeolojik araştırmalarda taş, kalkolitik ve bakır dönemlerine ait kalıntılara rastlanmış olması yörenin Anadolu'nun ilk yerleşim alanlarından birisi olduğunu göstermektedir.

Bir süre Babil İmparatorluğu`nun egemenliği altında kalan Gaziantep, M.Ö. 1700 yıllarında Hitit Devleti'nin bir kenti olmuştur. "Dülük" şehri ise Hititlerin önemli bir dini merkezi olduğundan ayrı bir önem taşımaktadır.

Gaziantep ve çevresi M.Ö. 700-546 yılları arasında Asur, Med ve Pers İmparatorluklarının yönetimine girmiştir. Büyük İskender'in Pers Devletini yıkmasından sonra Romalılar'ın, M.S. 636 yılına kadar da Bizanslılar'ın egemenliği altında kalmıştır.

Gaziantep, Kahramanmaraş'tan Halep'e, Birecik'ten Akdeniz kıyılarına ve Diyarbakır'dan İskenderun'a giden ana yollar üzerinde bulunduğundan, her dönemin kültür ve ticaret merkezi olma özelliğini korumuştur.

İslamiyet'in buralardan Anadolu'ya yayılmış olması ve Hz. Muhammed'in Peygamberlik mührünü görüp öpen ve O'nun vahiy katiplerinden olan Hz. Ökkeşiye'nin türbesinin Nurdağı ilçesinin Durmuşlar köyü yakınlarındaki bir tepenin üzerinde bulunması Gaziantep için ayrı bir önem taşımaktadır.

Hz. Ömer zamanında İslamiyet'in Arap yarımadası dışına yayılması için sürdürülen mücadeleler esnasında, İslam ordusu, Gaziantep yöresi ile Hatay'ı Bizanslılar'dan aldı. Böylece 639 yılında yöre halkı Müslümanlığı kabul etti. Hemen ardından kansız ve savaşsız Suriye ve Antakya yöresi de İslam kuvvetlerinin eline geçerek vergiye bağlandı. İşte Gaziantep'in ünlü Ömeriye Camii o dönemde fethin sembolü olarak yapılmıştır.

1071 Malazgirt Savaşından sonra bölgede Selçuklu İmparatorluğu'na bağlı bir Türk Devleti kurulmuştur. 1270 Yılında Moğolların istilası ile yıkılan kent, daha sonra Dulkadiroğullarının (1389) ve Memluklular'ın (1471) eline geçmiştir. 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Memluklular'a karşı yapılan Mercidabık (Kilis yakınında) Meydan Savaşından sonra Gaziantep ve yöresi Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimine girmiş oldu.

Osmanlılar döneminde çok sayıda cami, medrese, han ve hamam yapılmış, kent aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de ilerlemiştir. 1641 ve 1671 yıllarında yöreyi iki kez ziyaret eden Evliya Çelebi burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han , hamam ve üstü kapalı çarşı olduğunu anlatır.

I. Dünya Savaşı sonunda, Gaziantep önce İngilizler daha sonra da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Gaziantep Savunması, Ulusal Kurtuluş Savaşı tarihimizde yiğitlik. kahramanlık ve fedakarlığın ulaşılmaz abidesi olmuştur. Gaziantep Savunması, eşsiz kahramanlığı ile hem kendini hem de Güneydoğu Anadolu'yu düşman işgalinden kurtaran bir halk hareketi, milli birliğin ve benliğin bir şahlanışı olarak tarihteki yerini almıştır.













GAZIANTEP KALESI          

Gaziantep þehir merkezinde, gerek ihtiþamý ve heybetiyle, gerekse bir sýr gibi gizlediði tarihiyle dikkati çeken Gaziantep Kalesi, Türkiye’deki kalelerin en güzel örneklerindendir.

            Kalenin ne zaman ve kimler tarafýndan inþa edildiði hususunda kesin bir bilgi olmamakla beraber, yapýlan incelemeler sonunda kalkolitik dönemden itibaren iskan gördüðü bilinmektedir. Bugünkü biçimini ise Bizans Ýmparatoru Justinyanus döneminde M.S. 6. yüzyýlda almýþtýr.

            Kale, daire planlý olup, çevre uzunluðu 1200 metredir.Büyük taþlardan örülmüþ duvarlar12 kule burçla desteklenmiþtir.Kalenin üzerinde cami, sarnýç ve yapý kalýntýlarý bulunmaktadýr.Alt bölümlerde üst yapýya destek saðlamak amacýyla büyük odalar, galeriler ve dehlizler inþaa edilmiþtir.Ana kütle altýnda ise bir su kaynaðý bulunmaktadýr.

 
       
    yesemek3.JPG (5562 bytes)


 

yesemek6.jpg (17372 bytes)

   

YESEMEK    

Gaziantep Müze Müdürlüðü’ne baðlý olarak faaliyet gösteren Yesemek Açýk Hava Müzesi, Ýslahiye ilçesinin güneydoðusundaki yamacýn üzerinde yer alýr. Bu yamaç “Karatepe Sýrtý” adý ile tanýnmakta olup, Kurt Daðý’nýn güney uzantýsýný teþkil etmektedir. Müze’nin Ýslahiye ilçesine uzaklýðý 23 km.  Gaziantep’e uzaklýðý ise 113 km. olup yolu asfalttýr. Ulaþým Ýslahiye ilçesinden olduðu gibi Hatay’a baðlý Akbez yolu ayrýmýndan Kilis iline giden yolla da saðlanmaktadýr.

            Müze; yayýnlara “Yesemek Taþ Ocaðý ve Heykel Atölyesi” olarak geçmiþtir. Arazi menekþemsi gri renkte, dolarit diye de tanýmlanan bazalt taþlardan oluþmaktadýr. Bazalt taþlar gayet sert ve çok ince gözenekli olup son derece kalitelidir.

Yesemek ilk defa 1890 yýlýnda Zincirli’de (Sam’al) kazý yapan Felix Von LUSCHAN tarafýndan keþfedilmiþtir. Buradaki sistemli araþtýrma ve kazý çalýþmalarý 1958 – 1961 yýllarý arasýnda Prof. Dr. Bahadýr ALKIM baþkanlýðýndaki bir ekip tarafýndan yürütülmüþ ve 200’e yakýn heykel taslaðý çýkarýlmýþtýr. Geçtiðimiz yýllarda ise Arkeolog Ýlhan TEMÝZSOY tarafýndan yapýlan arkeolojik kazýlarda toprak altýnda kalan heykellerin gün ýþýðýna çýkarýlmasý ile 300 adet yontu ve heykel taslaðýna ulaþýlmýþ; sözkonusu alan Gaziantep Müzesi Müdürlüðü tarafýndan çevre düzenlemesi yapýlarak Açýk Hava Müzesi haline getirilmiþtir.
   
   

BELKIS(ZEUGMA)

Belkýs / Zeugma , Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km. doðusunda , Fýrat Nehri kenarýnda ayný adý taþýyan köyde yaklaþýk 20 bin dönümlük bir arazi üzerinde yer almaktadýr.

Büyük Ýskender’in genarellerinden Selevkos Nikator | M.Ö.  300’de Belkýs / Zeugma’nýn ilk yerleþimi olan Selevkeya Euphrates kentini kurar. Belkýs / Zeugma , M.Ö. 64 yýlýnda Roma Ýmparatorluðu’nun topraklarýna katýlýr, ismi ise geçit ve köprü anlamýna gelen Zeugma olarak deðiþtirilir. M.S. 256 yýlýnda Sasani kralý Sapur |  Belkýs / Zeugma’yý ele geçirerek kenti yakýp yýkar. Bu tarihten itibaren Zeugma bir daha kendini toparlayamaz ve Roma dönemindeki ihtiþamýna ulaþamaz. Belkýs / Zeugma ; M.S. 4.yüzyýlda Geç Roma, M.S. 5. ve 6. yüzyýllarda ise Erken Bizans hakimiyetine girmiþtir. M.S. 7. yüzyýlda Arap akýnlarý neticesinde Belkýs / Zeugma terk edilir. Daha sonralarý M.S.10. ve 12. yüzyýllar arasýnda küçük bir Abbasi yerleþimi bölgede yer alýr ve M.S. 17. yüzyýl da ise Belkýs köyü kurulur.

            Belkýs / Zeugma , Kommagene Krallýðý’nýn dört önemli kentinden birisidir. Helenistik  dönemde “Fýrat Seleukeia”sý adýyla anýlmýþ olan kent, Fýrat Nehri üzerinde bir iskelesi bulunan ve Antakya’dan Çin’e uzanan Ýpek Yolu’nun Zeugma’dan geçmesi dolayýsýyla önemli bir ticaret potansiyeline sahip antik bir þehirdir. Roma döneminde buraya Anadolu’lu askerlerden oluþturulan  “Sikitia (Ýskit) Lejyonu”  adý verilen askeri birlik konuþlandýrýlmýþtýr. Bu birlik daha sonralarý, daha bir Romalý karekter kazanarak “Dördüncü  Lejyon” adýyla görev yapmýþ olup, Zeugma’da özellikle asker karekterinin aðýr bastýðý bir nekropol heykeltraþlýðý akýmýnýn baþlamasýna neden olmuþtur.Bu alanda steller, kaya kabartmalarý,heykeller ve sunaklar gibi deðiþik formlarda ortaya koyduðu örneklerden yeni oluþmaya baþlayan Zeugma karekterini hissettirmiþtir.Zeugma, Roma döneminde biraz da Lejyon merkezi olmanýn verdiði canlýlýkla oldukça zenginleþmiþtir. Belkýs / Zeugma ile Fýrat’nýn karþý kýyýsýndaki Apameia kentine baðlantý saðlayan, büyük olasýlýkla aðaç kütüklerinden yapýlmýþ sallara dayanan ahþap bir köprü bulunmaktaydý. Nitekim burada o dönemin büyük bir gümrük olduðu ve azýmsanmayacak miktarda bir sýnýr ticaretinin yapýldýðý belirlenmiþtir.Çünkü günümüzde Ýskeleüstü olarak adlandýrýlan tepede yapýlan kazýlar sonucunda bir arþiv odasýnda Bulla adý verilen 65.000 adet mühür baskýsý ele geçirilmiþtir.

Papirus, parþomen, para torbalarý ve gümrük balyalarýný mühürlemede kullanýlan bu mühür baskýlarý Zeugma’da güçlü bir haberleþme aðýnýn yanýnda büyük bir ticaretin yapýldýðýný  da göstermektedir.

            Fýrat’ýn kýyýsýndan baþlayarak batýya doðru 300 metre yükselen engebeli yamaçlar, akropol eteklerine kadar yerleþim yeridir. Bu yamaçlarýnýn güney ve batý kesimi nekropol, doðu ve kuzeydoðu taraflarý mahalleler, kuzey kesimi ise kentin yönetimi ve toplumsal bölümleri ile lejyon bölgesi idi. Akropol’ün üzerinde ise, kentin adýna bastýrýlan Zeugma sikkelerinde sýkça rastlanan Tykhe Tapýnaðý bulunmaktaydý.

            Þimdiki haliyle þehir, yaklaþýk  4-5 metre kalýnlýkta toprak dolgu altýndadýr ve bütün alan Antep fýstýðý aðaçlarýyla kaplýdýr.Toprak üzerinde ise sadece birkaç yapý izi ile birkaç mimari parça izlenebilmektedir.Uzun yýllardan beri kaçak kazý ve tarihi eser kaçakçýlýðýna  maruz kalan bölge önemini 1992 yýlýnda kaçakçýlara karþý Gaziantep Müzesi’nce Arkeolog Dr. Rýfat ERGEÇ baþkanlýðýnda baþlayan kazýlarla göstermiþtir.Ýlk kazýlarda bir Roma villasý ortaya çýkarýlmýþtýr.Daha sonralarý iki villanýn teras mozaikleri çýkarýlarak Gaziantep Müzesi’ne taþýnmýþtýr. Belkýs / Zeugma da 1987, 1992-1997,1993-1994,1996-1998 ve 1998-1999 dönemlerinde zaman zaman yabancý Üniversitelerden Arkeolog ve ekiplerin katýldýðý arkeolojik kazýlar yapýlarak çok kaliteli bronz eþyalar ve heykelcikler (bronzdan kanatlý ayaklar) , sikkeler, heykeller, mezar stelleri ve kabartmalar elde edilmiþtir. Bu eserler Gaziantep Müzesi Belkýs / Zeugma Salonunda sergilenmektedir. Zeugma kentinin ileri gelenleri, zenginleri, yüksek rütbeli subaylarý gibi elit tabakanýn oturduðu anlaþýlan villalar bölgesi tamamen Fýrat manzarasýna hakim ve güney rüzgarlarýna açýktýr.

            1992 yýlýnda yapýlan kazýlarda ortaya çýkarýlan M.S. 2. yüzyýla tarihlenen Roma villasýnda Atriumlu plana sahip olan evin baþ odasý (tablinium) ve önündeki galeride sanat deðeri çok yüksek mozaikler bulunmuþtur.7,5 x 3,75 metre boyutunda olan mozaik döþemede üzüm ve þarap tanrýsý Dionysos ve karýsý Ariadne’nin düðün merasimi tasvir edilmiþtir.Fýrat taþlarýyla iþlenmiþ olan mozaiklerde, tonlarýyla birlikte 13 renk kullanýlmýþtýr.Bu sanat deðeri çok yüksek olan mozaikler yerinde korunarak sergilenmek üzere önlemler alýnarak ziyarete açýlmýþtýr.Fakat ülkemizin bir çok bölgesinde olduðu gibi bu sanat þaheserinin de 2/3’ü, 1998 yýlý Haziran ayý içerisinde bazý þahýslar tarafýndan yerinden sökülerek çalýnmýþtýr.Dionysos’un düðün merasiminin iþlendiði bu eþsiz mozaiðin çalýnmasýnýn ardýndan kalan diðer parçalar korunmasý için yerinden sökülerek Gaziantep Müze Müdürlüðü’ne taþýnmýþtýr.

 
    belkis.jpg (8886 bytes)

 

 
belkissalonu.jpg (10522 bytes)



belkissalonu2.jpg (3121 bytes)
   
    aakifcami.jpg (9188 bytes)


GAZIANTEP CAMILERI

Camiler, Müslümanlarýn ibadet yeri, insanlarýn ihtiyaçlarýna cevap verebilecek ünitelere sahip olan birer mabettirler. Sanatsal deðere sahip tarihi Gaziantep Camilerinden bahseden ve bunlarýn birer örneðini veren belli baþlý üç eser vardýr. Bu eserler;

1.Evliya Çelebi Seyahatnamesi

2.Þer-i Mahkeme Sicilleri

3.Risale-i Fi Tarif-i Kazayý Ayni tap

 

Bu eserlerde elde ettiðimiz bilgilere göre ve günümüze ulaþan tarihi camilerimize baktýðýmýzda, Müslümanlarýn zikir yapmalarý için zaviye, su ihtiyaçlarýný gidermek, ab dest almak için kastel, talebelere eðitim ve öðretim yaptýrmak için medrese ve yýkanma ihtiyaçlarýný gidermek için hamam bulunmaktadýr.

Gaziantep’te günümüze kadar korunarak gelebilmiþ eski eserlerin baþýnda camilerimiz gelmektedir. Yukarýdaki eserlerden edindiðimiz bilgilere göre Gaziantep’te 140’a yakýn mabet olduðu yalnýz bunlardan birkaçýnýn mescit olduðu kanaatine varýlmýþtýr.

Gaziantep savunmasý sýrasýnda yaklaþýk 50 adet civarýnda cami olduðu anlaþýlmýþtýr. Fakat bu camilerden bazýlarý yýkýlmýþ ve harabe hale gelmiþtir. Bundan dolayý bu camilerden ancak 30 tane kadarý korunarak günümüze kadar ulaþabilmiþ ve þu anda ibadete açýk durumdadýrlar. Hemen hemen hepsinin yapýmýnda kesme taþ kullanýlan tarihi Gaziantep camileri plan ve süsleme bakýmýndan birbirinden farklýdýr.

Genellikle dikdörtgen planlý ve son cemaat yeri de bulunan iki nefli yapýlar grubunda, duvarlarda kademeler yapan niþler kullanýlmýþ ve bu niþlerin içine pencereler yerleþtirilmiþtir. Örtü þekli çapraz tonozlarladýr. Bu tip yapýlarýn en eski örneði Ahmet Çelebi Camii’nin burmalý minaresi, Handaniye, Eyüp oðlu ve Esen bek Camileri de portal süslemeleri bakýmýndan önemlidir. Handaniye Camii minaresinin þerefesinin altýnda xvý. yy. Ýznik çinileri bulunmaktadýr.

Boyacý Camii ise mimberinin Gaziantep’te ahþap iþçiliðinin en eski örneði olmasý bakýmýndan önemi büyüktür. Son yýllarda inþaa edilen modern camilerimizde süsleme sanatý yönünden çok zengin olup, çini iþlemesi ve hat sanatýyla dikkatleri çekmektedir.

Günümüzde kendilerinden bahsedilen ve tarihi özelliðe sahip Gaziantep camilerimizden özellikle Ömeriye, Boyacý, Þirvani, Þeyh Fettullah gibi sanatsal deðerlere sahip camiler bulunmaktadýr


















Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol